Şimdi bir pandeminin ortasındayız ve koronavirüsün etkisi Türkiye’de giderek daha fazla hissediliyor.
Korona virüs yüzünden, çalışanlar hem kişisel hem de profesyonel olarak muazzam bir stres altındadır. Birçoğu için, bu stres kuşkusuz sosyal izolasyona girme ile daha da kötüleşmektedir, bu da insanları daha da yalıtılmış hissettirebilir. Öyleyse, yöneticiler işçilerin bu zor zamandan geçmelerine yardımcı olmak için ne yapabilir?
Birincisi, belirsizliğin çalışanların stresine ve endişesine katkıda bulunduğu iyi bilinmektedir ve bu pandemi büyük bir belirsizlik yaratmaktadır. Gerçekten de, bu pandeminin ne kadar süreceği ve nihayetinde ne kadar yıkıcı olacağı belirsiz. Araştırmalar, şirketlerin çalışanlarla açık ve dürüst iletişim kurarak belirsizliğin azaltılmasına yardımcı olabileceğini belirtiyor.
Daha şeffaf ve en kötü senaryoları tartışarak, yöneticiler sadece stresi azaltmakla kalmaz, aynı zamanda çalışanlar belirsiz durumlarla karşılaştıklarında ortaya çıkan dedikodu ve azalan bağlılık gibi diğer kötü sonuçlarla da baş etme imkanı bulurlar. Ayrıca, bilgi paylaşımı genellikle güvenin bir göstergesi olarak görülür. Bu nedenle, açık olan yöneticiler daha güvenilir olarak görülür.
İkinci önemli bir araştırma, çalışanlar yüksek talep ve düşük kontrole sahip koşullarda çalıştıklarında stres seviyelerinin yüksek olduğunu gösterir. Başka bir deyişle, iş yükleri, zaman baskısı ve yoğun konsantrasyonun, düşük seviyelerde özerklik ve karar verme ile bir araya gelmesiyle stres seviyeleri artıyor.
Ne yazık ki, bu zararlı kombinasyon, sağlık hizmetlerinden müşteri hizmetlerine kadar çeşitli sektörlerde çalışanların karşılaştığı deneyimlerde açıkça görülmektedir.
Yöneticiler bu salgın sırasında iş taleplerini daha azaltabilmelerine rağmen, çalışanlarına daha fazla özerklik ve karar alma yetkisi vererek güçlendirebilmeleri ve bunu yaparken anlamlı bir fark yaratabilmeleri gerekir.
Üçüncü bir bakış açısı iş stres faktörlerine verilen tepkilerin genellikle bir algı meselesi olduğunu düşündürmektedir. Özellikle, çalışanlar stresli durumları bir meydan okuma olarak gördüklerinde, daha fazla motivasyon ve performans sergileme eğilimindedirler, ancak, bu stres faktörleri hedeflerine ulaşmada bir engel olarak görüldüğünde, çalışanların motivasyonu ve performansı düşme eğilimindedir. Çalışanlar özellikle belirsiz hedefler, çelişen istekler, bürokrasi, örgütsel politikalar ve diğer güçlükler tarafından engellenmiş gibi hissedebilirler .
Meydan okuma fikri, yöneticilerin çalışanlarının bu zor zamanı kendilerine büyümeleri, gelişmeleri ve başkalarına yardım etmeleri için bir fırsat olarak görmeleri konusunda yardımcı olmalarını önermektedir. Aynı zamanda yöneticiler, çalışanların görevlerini yerine getirmelerini zorlaştıran bürokratik baş ağrılarını ortadan kaldırmak için ellerinden geleni yapmalıdır. Örneğin, bazı kuruluşlar çalışanların sürekli gözetim altındaymış gibi hissetmeden evden çalışmasını sağlayan kurallara sahiptir.
Koronavirüs iş ve yaşam tarzımızı bozuyor. İşlerini tutacak kadar şanslı olanların yeni çalışma yolları bulmaları gerekecektir. Bu zor dönemde yöneticilerin özellikle çalışanlarının stresine ve kaygılarına dikkat etmeleri gerekir. Daha açık ve dürüst iletişim sağlayarak, çalışanlarını güçlendirerek ve barikatları kaldırarak, yöneticiler bu stresli zamanı daha az yıkıcı hale getirmeye yardımcı olabilir.
Bu eylemlerin ötesinde, yöneticiler fiziksel olarak olmasa bile sanal olarak çalışanları için hazır olmalıdır. Gerçekten de biliyoruz ki sosyal destek insanların stresle başa çıkmalarına yardımcı olur.
Comments
0 comments