Başarı büyüleyici bir kelimedir. Hepimizin dokunması gereken büyülü bir yıldız tozu gibidir. Birçoğu için başarı, kendi başına bir hedef, bir motivasyon, her gün dünyayı ele geçirme ve “her şeye sahip olma” dürtüsü ile uyanma sebebidir.
Nasıl başarılı olunabileceği konusunda bir çoğumuzun bilgi eksikliği var. Google’a “nasıl başarılı olunacağı” ile ilgili basit bir cümle yazdığımızda, etkileyici 815 milyon sonuca ulaşırız.
Başarı neden kavramlar arasında en popüler olanı? Çünkü zirvede olmak, sıkı çalışmanızın işe yarayıp yaramadığını görmek ve gülümsemek iyi hissettirir. Başarı, başka hiçbir şeye benzemez.
Peki, sonunda yaptığınızı kesin olarak nasıl bilebilirsiniz? Başarının bir ölçüsü var mı?
Başarınızın büyüklüğü, bankada sahip olduğunuz para miktarıyla, sosyal medyadaki arkadaş sayınızla ya da üniversiteyi kazanıp kazanmadığınızla… Hangisiyle ilişkili?
Cevap, başarıyı kendiniz için nasıl tanımladığınızla ve nasıl ölçmeyi seçtiğinizle bağlantılıdır.
Başarı Gerçekten Nedir?
Merriam-Webster sözlüğüne göre, başarının en yaygın tanımı:
“Olumlu ya da istenen sonuç, servet, iyilik ya da itibar elde etme.”
Yoksa başarı, şöhret ve paradan daha fazlası mı?
“Bence gerçek başarı ne kadar mutlu olduğunuzla ölçülür.” – Richard Branson, Virgin Group’un kurucusu
“Başarı, ne kadar paranız olduğu ile ilgili değildir. Başarı sizin konumunuz değildir. Başarı, kimse görmediğinde, işinizi ne kadar iyi yaptığınızdır. ” – John Paul DeJoria, milyarder girişimci
“Başarının tanımı, sabah harika bir gün olacağını bilerek yüzünüzde bir gülümseme ile uyanmaktır.” – Mark Cuban, milyarder yatırımcı
“Başarıyı, beni kaç kişinin sevdiğiyle ölçüyorum.” – Warren Buffet, milyarder yatırımcı.
“Başarı, fark yaratmış gibi hissetmektir – bir şey icat etmek ya da çocuk yetiştirmek ya da ihtiyacı olan insanlara yardım etmek.” – Bill Gates, Microsoft kurucu ortağı
Gerçek Başarı
Gerçekten başarılı insanların yukarıdaki tespitlerine dayanarak,
Başarı; başkalarından övgü almak veya yüklü bir banka hesabına sahip olmak değil; içsel bir his, amaç ve tatmin duygusudur.
Tüm bu bireyler şüphesiz zengin olsa da, hiç kimsenin başarının bir tanımı olarak “bankadaki milyonlar”dan bahsetmediğini fark ettiniz mi? Başarıyı, sosyal medyada daha fazla takipçiye sahip olmak, başkalarını kıskandırmak ya da pahalı bir yaşam tarzına sahip olmak olarak da tanımlamadılar.
Başarı bu değildir.
Başarı Nasıl Ölçülür?
Toplum tanımları ile birkaç “ortak” (mutlak gerçek olmayan) başarı ölçüsü vardır. Her kelimesine katılmayabilir, kabul etmeyebiliriz, ancak yine de dikkat çekmeye değer:
Zenginlik
Para ve maddi mallar ne yazık ki, hala oldukça evrensel (genellikle aldatıcı) bir eşdeğerdir. Eğer zengin iseniz, o zaman başarılı olmalısınız, değil mi?
Bu varsayımda biraz sonra gözden geçireceğimiz birçok kusur var, ancak şimdilik, zenginlik gerçekten de başarıya eşlik edebilir diyelim – bu, kendi başına bir hedef yerine başarılarınızın bir sonucu olarak görülmelidir.
Popülerlik
Servet ile popülerlik aynı anda gelir. Bu iki kavram, özellikle ünlü aktörler, yazarlar veya girişimciler için düşündüğümüzde, sıklıkla yakın ilişkide olarak görülür.
Buna ek olarak, çevrimiçi etkileyicilerimiz de var – yani, başarı bazen sizi sosyal medyada takip eden, içeriğinize ve yayınlarınıza ulaşabileceğiniz ve etkileyebileceğiniz kişi sayısı ile de ifade edilebilir.
Harici ve Dahili
Zenginlik ve popülerlik, başarının dış ölçülerinden bazılarıdır. Bunlar biraz daha elle tutulur ve karşılaştırılması daha kolaydır.
Bununla birlikte, görünmez olan, kolayca ölçülemeyen ve son derece kişiselleştirilen başarı tanımları da vardır.
İç değerlendiriciler, bizim tarafımızdan belirlendikleri ve kendi yaşam yolumuzu takip ettikleri için daha iyi başarı göstergeleridir.
Karşılaştırmalar
“Başarmış” olup olmadığınızı bilmenin çok yaygın bir yolu, komşunuzun bahçesine bakmak ve kendi bahçenizle kıyaslamaktır.
Ancak karşılaştırmalar her zaman kötü değildir, bazen kime karşı olduğumuza ve neyin sona erdiğine bağlı olarak motive edici olabilirler.
Hatalı Dış Başarı Ölçüleri
Yukarıda belirtilen başarı ölçülerinin çoğu – dışsal olanlar – her şeye rağmen, size huzur vermek için işe yaramaz.
Sadece düşünün – dışarıda her şeye sahip gibi görünen kaç insana tanıklık ettiniz? – bunlar derinden mutsuz, güvensiz ve depresyonda mıydı?
Bunun bir nedeni başarının, hedonik koşu bandına duyarlı olmasıdır. (hem iyi hem kötü olaylara uyum gösterme, adapte olma eğilimi ve bir süre sonra aynı mutluluk seviyelerine geri dönmek) Hayatımızdaki olaylara oldukça hızlı uyum sağlama eğilimindeyiz.
Yapılan araştırmalarda insanlar, büyük olaylar yoluyla – piyangoyu kazanmak, bir promosyon almak, bir ödül kazanmak olsun – mutluluklarının kazandıktan sonra uzun sürmediğini bildirdiler. Çok hızlı bir şekilde yıpranan geçici bir yüksek haz yaşıyorlar.
Her şey akılda ve dünyayı nasıl algıladığımızla ilgilidir.
Kendi Başarı Cetvelinizi Bulma
Öyleyse, hala açık bir soru var; bir yardım kuruluşu ya da sığınma evinde çalışarak mütevazi bir maaş alıp birçok insana yardım ediyorsanız, başarılı mısınız, değil mi?
Vincent Van Gogh gibi, yaşamı boyunca 900’den fazla resim üreten ancak sadece bir tane satabilecek biri başarılı mıdır? Sonra, hepsi yaşamları boyunca tanınmayan Emily Dickinson, Franz Kafka, Stieg Larson, Oscar Wilde var.
Peki ya başka bir yöntem uyguladıysanız?
Ya Van Gogh iseniz ve kendiniz için ayda bir resim bitirmeniz gibi bir hedef belirlediyseniz? Hedefinize ulaşıyorsunuz. Hedef olarak belirlediğiniz şeyi bitirdiğiniz için başarılı mısınız? Kesinlikle…
Ya ayda bir yerine iki resim üretmeyi başarırsanız? Başarılı mısınız? Tabii ki çok başarılı oldunuz.
Yani, Van Gogh’un başarılı bir ressam olduğunu kabul etmek mümkündür.
Daha da önemlisi,
Van Gogh, sevdiği şeyi yaptığı için çok şanslıydı, onun hayatına tatmin ve memnuniyet getirdi. Başkalarından herhangi bir servet veya onaylanma olmamasına rağmen, hayatına anlam kattı.
Başarının Gerçek Ölçüleri
Dış başarı tanımlamalarının, kusurlu görülmesinin temel nedeni, başka biri tarafından yaratılmış olmalarıdır. Başarılarımızı bu yapay standartlara göre belirlemek, kendimizi başka birisinin bizim için yarattığı kriterlere göre değerlendirmemiz anlamına gelir.
Aksine, başarıyı kendi cetvelimize göre ölçmek daha mantıklı değil mi? – bizim için anlamlı olan şeyleri yapıp yapmadığımız, başkalarının hayatlarının gelişmesine yardımcı olup olmadığımız ve hayatımızın sonunda, arkamıza dönüp baktığımızda, mutlu anlarımızın pişmanlıktan daha fazla olduğunu görmemiz… Başarıyı kendi cetvelimizle ölçmeliyiz.
Araştırmalar, ölüm döşeğindeki insanların aşağıdaki pişmanlıklara sahip olduklarını söylüyor – başkalarının beklentilerine göre değil, hayatı, kendilerine göre yaşama cesareti gösterememek, çok fazla çalışmak, gerçek duygularını ifade edememek, arkadaşlarıyla bağı koparmak…
Yani, anlamlı yaşam ve başarının; servet, şöhret, sosyal medyadaki beğeni sayısı, evlerin sayısı veya pahalı arabalarla ilgisi yoktur.
Başarının, bizi mutlu eden şeyler üzerinde çalışmak, kendimize göre en anlamlı şekilde yaşamak ve hayatımıza sevgi ve sıcaklık getiren insanlarla birlikte olmak ile çok yakından ilgisi vardır.
Başarınızı Doğru Şekilde Nasıl Değerlendirirsiniz?
Bilinmesi gereken en önemli şey; başarılı olmanın her zaman somut terimlerle ölçülemeyeceğidir.
Sürekli ”diğerleri neden daha fazla” cümlesiyle sıkışmak istemiyorsanız kendi standartlarınızı belirleyin.
Aşağıdaki durumlara sahipseniz başarılı olup olmadığınızı anlayabilirsiniz:
- Hayatınızı seviyorsunuz. Bir amacınız var ve yaptığınız şey sizin için anlamlı.
- Şimdiye kadar başardıklarınız için kendinizle gurur duyuyorsunuz.
- Kendinizden daha büyük bir şey yapıyorsunuz. Başkalarının hayatlarına dokunuyorsunuz ve onları daha iyi hale getiriyorsunuz.
- Seni önemseyen insanlar var (ve önemsediğiniz) Başarılarınızı paylaşıyorsunuz. Zaferlerinizi tüm dünyaya tanıtmak zorunda değilsiniz – sadece sevincinizi gerçekten paylaşabilecek ve takdir edebilecek insanlara sahipsiniz.
- İlerleme görüyorsunuz. Statünüze sıkışıp kalmıyorsunuz, gelişiyor ve geliştiriyorsunuz.
Bununla birlikte, nasıl yaptığınızı bilmek için hala bazı dış referans noktalarına ihtiyacınız olduğunu görebilirsiniz. Örneğin, ne kadar zeki olduğunuzu veya insanlarla ilişkilerde ne kadar iyi olduğunuzu nasıl öğreneceksiniz?
Buna cevap, geçmiş örneklerle, benzer durumlardakilerle veya aynı ortamdaki diğer insanlara karşı ölçmektir. Ancak dış karşılaştırmalar dikkatli bir şekilde ele alınmalıdır; kendinizi kiminle tarttığınız ve ölçmeyi seçtiğiniz konusunda seçici olmalısınız.
Özetle…
Başarıyı ölçmenin en iyi yolu, sizin için ne anlama geldiğini ve nasıl göründüğünü tanımlamak ve daha sonra bu hedeflere karşı ilerlemenizi değerlendirmektir.
Örneğin, bir kimsenin başarısı ilk kitabını yayınlamak olabilir. Bu hedefe ulaştıktan sonra, kendinize daha küçük boyuttaki görevler verirsiniz – her gün 500 kelime yazmayı taahhüt etmek gibi. Kendiniz için belirlediğiniz amaca karşı kendinizi kontrol edersiniz.
Başka bir kişi için başarı, bir milyoner olmak olabilir – yine – oraya ulaşmak ve takip etmek için atmanız gereken adımları bulmalısınız. Ya da belki bir maratonu bitirmek istersiniz. Sonra her gün koşmayı hedeflersiniz.
Yetersiz kalırsanız, kendinizi yıpratmayın. Başarının aynı zamanda, denemek ve harekete geçmek olarak da tanımlanabileceğini unutmayın.
Son değerlendirmeler:
- Gidiş, başarının sonucundan daha önemlidir – ya da dedikleri gibi, varış yerinin başarısı, yolculukla ilgilidir.
- Başarı, izleyicinin gözünde olabilir, ancak burada bunu ölçmenin bazı evrensel yolları vardır – ilerleme, yerine getirme ve gurur duyma.
- Başarı dünyaca tanınmaz. Eğer tanınırsa, o zaman daha iyi. Ancak, kendiniz için belirlediğiniz şeyi başardığınızı veya dünyayı daha iyi bir yer haline getirdiğinizi hissetmek başarı için yeterlidir.
- Stephen Richards’ın dediği gibi: “Başarının gerçek ölçüsü, kaç kez başarısızlıktan geri dönebileceğinizdir.” Başarı, asla bir aksilik ya da fırtınalı bir günde yoldan geri dönmek değil, yağmurda dans etmeyi öğrenmekle ilgilidir.
Yaptığınız şey sizi mutlu, memnun ve daha fazlasını başarmak için motive ediyorsa, o zaman başarılı olursunuz.
Maya Angelou’nun söylediği gibi:
“Başarı kendinizi sevmeniz, yaptığınızı -ne olursa olsun, sevmenizdir.”
Gerçekten bu kadar basit.
Comments
0 comments